black metal frame in grayscale photography

Vasi atanması için cezaevinde bulunmak şart mıdır?

Av. Aybüke Maltepe

4/6/2025

GİRİŞ   

Türk Ceza Hukuku sisteminde, denetimli serbestlik; ceza infazının belirli bir kısmının cezaevi dışında, toplum içinde gerçekleştirilmesini sağlayan alternatif bir infaz yöntemidir. Bu uygulama, hükümlülerin topluma yeniden kazandırılmasını ve sosyal yaşama uyum sağlamalarını hedefler.

Ancak denetimli serbestlik altındaki bireylerin medeni hukuk açısından durumları bazı soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. Özellikle de vasi atanmasının gerekip gerekmediği meselesi, hukuki açıdan incelenmesi gereken önemli bir konudur.

TMK m.407 ve VASİ ATANMASI ŞARTLARI  

Bilindiği üzere, TMK md.407: "Kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanır veya kendisine kayyım atanır.Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabilir. Cezayı yerine getirmekle görevli makam hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir. Vesayet makamı karar vermeden önce hükümlüyü dinler. Bu Kanunun kayyımlığa ilişkin hükümleri niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu madde için de uygulanır.” şeklinde olup cezaevinde bulunan kişilere isteği üzerine, eğer infaz edilen cezası 5 yıldan fazla ise gerek görüldüğü takdirde vasi atanabileceği meselesini düzenleme altına almaktadır. Bu noktada kişinin cezaevinde bulunması olgusunun vasi atanmasına ihtiyaç duyulması bakımından belirleyici bir kriter olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.

   Denetimli serbestlik, 5275 sayılı Kanun’un 2. maddesinde belirtilen şartlar dâhilinde, ceza infazının kısıtlamalar olmaksızın, toplum içinde uygulanmasıdır. Bu uygulama, hükümlülerin toplumsal hayata uyum sağlamaları, suçu önceden işleyen bireylerin topluma yeniden kazandırılması ve cezanın toplumsal yarar sağlama amacını yerine getirmesi için bir araçtır. Öte yandan Türk Medeni Kanunu'nun 404. maddesi, vasiliği, "kişinin hukuki ehliyetinin sınırlanması" olarak tanımlamaktadır. Ancak denetimli serbestlik, hükümlünün cezasını infaz etme biçimi olmakla birlikte, aynı zamanda onun toplumsal hayatta bağımsız bir şekilde varlık gösterebilmesini sağlayacak bir mekanizmadır. Vasi ataması, Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesine göre, "kişinin akıl sağlığı yerinde olmamakla" birlikte, "hukuki ehliyetini kullanamayacak durumda" olması hallerinde yapılır. Kanuna göre vasi atanabilmesi için, kişinin hukukî işlem yapma ve karar alma yeteneği açısından bağımsız hareket edemeyecek durumda olması aranmaktadır. Vasi tayini, bir kişinin bağımsızlık ve özgürlük alanını kısıtlayan, onun yerine hukuki işlemleri gerçekleştiren bir müdahale anlamına gelmektedir. Oysa denetimli serbestlik, cezanın infazının belli bir bölümünün ceza infaz kurumlarında gerçekleştirilmesinin akabinde kişinin toplumsal yaşamına katılımını sağlamak için uygulanmaktadır. Vasiliğin Kanuni tanımı ve amacı göz önünde bulundurulduğunda, denetimli serbestliğin amacıyla tamamen zıt kavramlar olduğu görülecektir. Ayrıca, bu bölümde eklenmesi gereken diğer bir husus ise Kanun metnine lafzi yorum ile yaklaşıldığı takdirde açıkça "ceza infaz kurumunda bulunan" kimseler için vasi atanmasının gerekliliğinin düzenlendiği görülebilecektir. Bu durumda gerek denetimli serbestlik uygulamasının özü ve amacı gerekse Kanunun açık lafzından yola çıkıldığında ceza infaz kurumundan tahliye olmuş ve denetimli serbestliğe ayrılarak cezasını infaz eden kimselerin vasi atanmasına hukuken ihtiyaç duymadığı sonucuna varmak mümkün olacaktır.

SONUÇ

Denetimli serbestliğin Kanuni tanımı göz önüne alındığında, hükümlünün sosyal hayata adapte olması ve tekrardan birey olma özelliklerini kazanabilmesini amaçladığı görülecektir. Vasiliğin özüne bakıldığında ise kişinin hukuki ehliyetini kısıtlama ve tek başına hareket edebilme kabiliyetinin çeşitli nedenlerle elinden alınması olduğu görülecektir. Bu iki kavramın birbiriyle zıt amaçlar içermesinin yanı sıra TMK md.407 metninde açıkça "ceza infaz kurumunda bulunan kimseler" düzenlenmiş olduğundan aksine yorum yapmak mümkün değildir. Tüm bu açıklamalar ile de denetimli serbestliğe ayrılmış ve bu sebeple ceza infaz kurumunda bulunmayan hükümlülere vasi atanmasının gerekli olmadığı ve bu konuda yapılmış bir düzenleme bulunmadığı sonucuna ulaşılacaktır.

Av. Aybüke MALTEPE